11 Ağustos 2009 Salı

Radon gazı ve ahşap :

Genelde insanlar zamanlarının hemen hemen %90'ını kapalı mekanlarda geçirdikleri için radona maruz kalmaları önemli bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü, akciğer kanserlerinin %15 inin radon gazından, %30 unun ise sigaradan kaynaklandığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Radon konsantrasyon limitleri :

Kapalı ortamlarda radon gazı konsantrasyonunun kontrolu amacıyla gerek ülkeler gerekse uluslararası kuruluşlar tarafından limit değerler belirlenmiştir. Söz konusu limit değerlerin aşılması halinde, radon konsantrasyonunu düşürücü tedbirlerin alınması tavsiye edilmektedir. Uluslararası Atom Enerji Ajansı Temel Güvenlik Standartları (IAEA-BSS) çerçevesinde, radon için tavsiye edilen düzeyler 200-600 Bq/m³ olarak belirlenmiştir. Türkiye'de müsaade edilebilir radon konsantrasyonu ise 400 Bq/m³'tür.
Ahşap yapılarda ise radon gazı konsantrasyonu maksimum değerlerin neredeyse onda biri kadardır.

Radon gazı ve ahşap

Genelde insanlar zamanlarının hemen hemen %90'ını kapalı mekanlarda geçirdikleri için radona maruz kalmaları önemli bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü, akciğer kanserlerinin %15 inin radon gazından, %30 unun ise sigaradan kaynaklandığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Ahşap kullanımının ülke ekonomilerine etkisi

Ahşap endüstrisinin geliştiği Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, İskandinav ülkelerinde çok önemli bir ekonomi koludur. Ve orman endüstrisi gelişen bu ülkelerde orman alanları artmakta, orman endüstrisinin gelişmediği ülkelerde ise tersine bir gelişme olarak orman alanları azalmaktadır.

Global ısınma (sera etkisi)

Küresel ısınma, sera etkisiyle atmosferin periyodik olarak sıcaklığının artarak ısınması olup, doğal bir süreçtir. İnsanların aktiviteleri sonucunda atmosfere, özellikle gazların girdileri arttığından etki giderek fazlalaşmaktadır. Küresel ısınma üzerinde en etkili gaz olan karbondioksit emisyonlarını % 5 oranında azaltmak için bütün ülkelerin doğayı etkilemeyen yeni endüstri politikalarını devreye sokmak zorunda olduğu belirtilmektedir.
Bu çerçevede, yapı malzemeleri seçiminde ağaç malzemenin önemi bir kez daha öne çıkmaktadır. Çünkü ağaçlar aktif büyüme periyotları süresince fotosentez işleminin bir parçası olarak havadan CO2 absorbe ederek, karbonu odunsu dokuya bağlarlar.
Örneğin; tam kuru yoğunluğu 0,50 g/cm³ olan bir m³ odun hammaddesi 250 kg karbon, 0.935 ton karbondioksit depolamaktadır. Odunsu dokuda depolanan karbonun doğaya dönmesini engellediğimiz sürece, yani ağaç malzemenin yanmasına ya da çürümesine izin vermediğimiz sürece, doğadaki sera etkisi azalacaktır. Karbon depolama, ekosistemde sürekli devam edebilir. Ancak, dikkatlerden kaçan bir konu, yaşlanan ağaçların CO2 soluyup, C depolama kabiliyetlerinin giderek azalmasıdır.

Ahşap

Ahşap, tarih öncesi çağlardan beri insanların yapı yapmakta kullandığı en eski ve en yaygın yapı malzemelerindendir.
Günümüzde Lamine ahşap teknolojisi olarak adlandırılan yeni bir yöntem, kimi çevrelerde şimdiden ahşabın önümüzdeki yüzyıl için en akla yatkın yapı malzemesi olduğu düşüncesini yaratmıştır.
Ahşap, taşıdığı yüke kıyasla hafif bir yapı malzemesi olup deprem yüklerine karşı sünek davranabilmektedir.
Bu yapı malzemesinin asıl değeri, -insan metabolizmasına uygunluğunun ötesinde- , küresel ısınmaya ve sera etkisine karşı mücadelede taşıdığı önem incelendiğinde daha iyi anlaşılacaktır. Bir yaklaşım, ağaçların düzenli biçimde kesilerek kereste üretilmesi durumunda sera etkisinin azalacağı yönündedir.